NİLÜFER ŞASEV ÖZBEK
Babasının yargıç olmasından dolayı birçok ilde çocukluğu geçen Nilüfer Şasev Özbek, Balıkesir İvrindi'de doğdu. İlk Orta ve lise öğrenimini İstanbul'da tamamladı.
Sanata yatkınlığından dolayı lisans eğitimini plastik sanatlar üzerine yapma kararı aldı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü'nü bitiren sanatçinin öğrenciyken yaptığı çalışmaları çeşitli karma sergilerde yer aldı.
Öğrenim gördüğü yıllarda uzunca bir süre edebiyata da yöneldi, özellikle biyografileri inceledi.
Lisans eğitimini tamamladıktan sonra bir dönem biyografi kitapları yazdı. Yüksek Lisans yapmak için Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girdi ve Resim bölümünde master'ını tamamladı. Bu dönemde yaptığı eserleri çeşitli sergilerde yer aldı.
Ressamların eserleriyle psikolojik profili arasındaki etkileşimler ilgi alanına girdiği için, yüksek lisans tezini "ÇAĞDAŞ SANAT AKIMLARI RESSAMLARININ PSİKOLOJİK DURUMLARININ ESERLERİNE YANSIMASI" konusunda hazırladı.
Son dönem resim çalışmalarında ağırlıkla "jilet" imgesi ile öne çıkan ressam, halen Ergin İnan Sanat Atölyesi'nde ve kendi özel atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.
Evli ve bir çocuk sahibi olan Nilüfer Şasev Özbek, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Felsefe eğitimine de devam etmektedir.
* * *
SANATÇININ YORUMU
OBJEDEN İMGESEL ANLATIMA UZANAN RESSAM:
Nilüfer Şasev Özbek’in resim çalışmalarına bakıldığında ağırlıkla “jilet”
objesinin imgesel anlatımının öne çıktığı görülmektedir. Hatta, çalışmalarında
jilet objesini kullanan, jiletin kendi yapısını koruyarak ona yeni anlamlar
yükleyen, onu bir obje olmaktan çıkartan ender sanatçılardandır. Sanatçı bu
kendine has anlatım tarzını sadece resimlerine değil, seramik çalışmalarına
da yansıtarak imgeler dünyasındaki yerini almıştır.
Kesip atmayı değil, yaşamında karşılaştığı sorunlarda da “iyileştirmeyi”,
“sağaltmayı” yöntem olarak tercih etmektedir sanatçı. Yapıtlarında, hayatın
her alanında karşılaşılan görülen/görülmeyen “tehlikelere” dikkat çekerken,
aslında bir yandan da “şiddet aracı” olan objeyi başka objelere dönüştürerek
“oyun” oynamaktadır. “Evet, evlerden sokaklara, sokaklardan kamusal
alanlara yayılan bir şiddet/tehlike var ama bu sorun gizlenerek değil açığa
çıkartılarak çözümlenebilir” demektedir Özbek. Eserlerindeki mesaj yalın ve
nettir: “İyileştirmek istediğin hastalığı açığa çıkart!”.
“Jilet Giyinmiş Kadın” isimli yapıtı bu çerçevede anlam
kazanmaktadır. Kadının üzerinde bulunan Straplez
elbisenin tamamı jiletten oluşturulmuştur. Bu keskin
jiletler hem tehlikeyi işaret etmekte hem de jiletler
başka bir objeye dönüştürülerek şiddet kabul edilebilir
seviyeye çekilerek işlevsizleştirilmektedir.
Aslında sanatçının vurgulamak istediği şey bunların da
ötesine geçerek, kadın-güzellik, güzellik-cinsellik,
cinsellik-sahiplenme, sahiplenme-tehlike sarmalına da
bir gönderme olarak okunabilir. Sadece kadının değil,
kadının istemi dışında ona dokunmaya çalışacak ellerin de kesileceğinin bir
uyarısıdır bu.
Neo spiritüalizme göre kanat sembolü, kanat
çırparak yükseğe çıkma eylemini içerdiğinden
içsel özgürleşmeyi de temsil etmektedir.
“Jilet Kanatlı Melek” eserinde Özbek, oturan
bir kadın figürüne iliştirdiği parıldayan jiletten
kanatlarla, geleneksel imgeler ve söylemlere
adeta meydan okumaktadır. Eserdeki kadın,
jiletten kanatlarını açıp her an uçmaya
yeltenen bir hareketle oturmakta ve direkt bize
bakmaktadır.
Bu bakış, günümüz dünyasında her şeyin
değiştiği gibi imgelerin, içeriklerin ve
anlatıların da aslında değişmiş olduğunu
“soran”
bir ifade taşımaktadır. Resme gri tonların hakim oluşu, hayatın yeşi tonlarına zıt bir gönderme içermekte günümüzde kanatların uçma/yükselme fonksiyonunu, ilahi olana yönelme, yüksek enerjiler kullanma, ruhsallık ve semavi düşünceye kavuşma işlevlerini
sorgulamaktadır.
Nilüfer Şasev Özbek'in "Tarlabaşı" yapıtı şiddetle/tehlikelerle kutsanan bir toplumun "yaralarının" görünür hale getirilmesinin, yani bir anlamda da "jilet atılmasının" iyi bir örneğini oluşturmaktadır.